Prof.Dr. Tuncer Karpuzoğlu Organ Nakli Enstitüsü
http://acikerisim.akdeniz.edu.tr/xmlui/handle/123456789/16
2024-03-29T11:37:32ZHPV persistansında endoservikal immünitenin rolü
http://acikerisim.akdeniz.edu.tr/xmlui/handle/123456789/6718
HPV persistansında endoservikal immünitenin rolü
Doğan, Selen
Bu çalışmada Human papillomavirüs (HPV) persistansı gösteren ve HPV klerensi gösteren iki grup arasında sistemik inflamatuar markerlar , periferal kan ve endoservikal doku akım sitometri analizlerinde lenfosit immünfenotiplerinde farklılık olup olmadığı araştırılmak istenmiştir Yöntem: Akdeniz üniversitesi tıp fakültesi, kadın hastalıkları ve doğum polikliniğine başvuran premenopozal ,HPV persistansı gösteren 19 ve HPV klerensi gösteren 22 hasta çalışmaya dahil edilmiştir. Bu hastalardan eş zamanlı alınan periferal venöz kan ve endoservikal sitobrush örnekleri akım sitometri cihazında immünfenotiplendirme analizine tabi tutulmuş lenfosit yüzdeleri ve fenotipleri karşılaştırılmıştır. Periferal venöz kandan ayrıca sistemik inflamasyon markerları analiz edilmiştir. Bulgular: Periferal venöz kan absolüt lenfosit sayısı HPV peristansı grubunda klerens grubuna göre daha düşük saptanmıştır (1.9 vs 2.5 x103 / µl, p.004). Nötrofil/lenfosit oranı (NLR) persistans grubunda klerens grubuna göre daha yüksek saptanmıştır (2.4 vs1.6, p.024). CD3+CD8+ T lenfosit yüzdesi persistans grubunda klerens grubuna göre daha düşük saptanmıştır (24.5 vs 35.8 %, p .014). Gammadelta T lenfosit (GDT) içindeki CD8+ hücre yüzdesi persistans grubunda klerens grubuna göre daha düşük saptanmıştır ( 22.6 vs 32.2 %, p .021). CD3-GDT yüzdesi klerens grubunda daha yüksek saptanmıştır (3.4 vs 11.5 %, p .013). Endoservikal sitobrush analizinde ise total CD3+T lenfosit, CD3+CD8+ T lenfosit, CD8+GDT, GDT içinde CD4-CD8- oranı, GDT içinde CD8+ oranı persistans grubunda daha düşük çıkmıştır sırasıyla (52 vs 73.6 %, p.004), (9.8 vs 20.2 %, p .013), (7.2 vs 15.1 % , p .030), (51.1 vs 69.6%, p.041), (9 vs 15 %, p.048). CD3+CD4+ Tlenfosit ve CD4+GDT yüzdesi ise persistans grubunda klerens grubuna göre daha yüksek saptanmıştır , sırasıyla (37.6 vs 14.1 %, p.002), (38.6 vs 15.0 %, p .004). Sonuç: HPV persistansında sistemik ve lokal immünitede farklılık vardır. Endoservikal mukozada bu farklılık belirgin olarak CD8+ lenfosit aleyhine, CD4+ lenfositler lehinedir. Endoservikal mukozadaki farklılık esas olarak GDT hücrelerden kaynaklanmaktadır
2021-01-01T00:00:00ZKolon kanseri hastalarında lokal lenf nodunda T hücre popülasyonunun evreye göre karşılaştırmalı analizi
http://acikerisim.akdeniz.edu.tr/xmlui/handle/123456789/6717
Kolon kanseri hastalarında lokal lenf nodunda T hücre popülasyonunun evreye göre karşılaştırmalı analizi
Salim, Derya Kıvrak
Birinci amacımız, Kolon kanseri hastalarında T lenfosit infiltrasyon oranı ve tümörü drene eden lenf nodundaki T hücre alt gruplarının karşılaştırmalı analizini yapmaktı. İkinci amacımız ise, belirlediğimiz T hücre alt grupların oranlarının evre, KRAS mutasyonu, MSI durumu ve diğer prognostik faktörlere göre ilişkisini tanımlamaktı. Yöntem: Antalya Eğitim Araştırma Hastanesinde kolon kanseri operasyonu yapılan hastaların primer tümörü drene eden lenf nodundan izole edilen mononükleer hücreler sıvı nitrojende donduruldu. Örnek toplama işlemi sonrasında hücreler çözdürülerek naive T hücreler, CTL, Th1, Th2, TREG, γδ T hücreleri, Th17, hafıza hücreleri alt grupların rölatif oranları ve CTLA4, PD1, CCR4 ekspresyon oranları flow sitometrik immün fenotiplendirme ile belirlendi. Bulgular: Çalışmaya 36 hasta (%41 kadın, %59 erkek) dahil edildi. Çalışma popülasyonunun yaş ortalaması 63,14±11,94 izlendi. 13 hasta erken evre, 13 hasta bölgesinde ilerlemiş hastalık ve 10 hasta metastatik evrede izlendi. KRAS mutasyon oranı %22 izlenmiştir. Evre progresyonunda Th1 ve Th2 hücre oranlarında anlamlı bir farklılık görülmemiştir. Artan evre ile Th17 ekspresyonunun korele bir şekilde arttığı belirlenmiştir. MSI-H alt grupta immün baskılayıcı Th2 oranı azalırken TREG oranlarının anlamlı şekilde arttığı belirlenmiştir. Evreye göre γδ T, Th, CTL, TREG, hafıza ve naive T hücrelerinde fark izlenmediği gibi MSI, KRAS mutasyonu gibi moleküler değişikliklere göre γδ T, Th, CTL, naive T ve hafıza hücrelerinin oranında da farklılık izlenmemiştir. Sonuç: Th17 hücre ve inhibitör reseptor PD1 düzeylerinin evre ile paralel artışı, invazyon durumu ve evreyi belirlemede, baskılayıcı immün unsurların efektör hücrelere göre daha etkin rol oynayabileceğine işaret etmektedir.
2021-01-01T00:00:00ZKompozit doku nakli hastaları ve solid organ nakli hastaları arasındaki immün cevap profillerinin değerlendirilmesi
http://acikerisim.akdeniz.edu.tr/xmlui/handle/123456789/6716
Kompozit doku nakli hastaları ve solid organ nakli hastaları arasındaki immün cevap profillerinin değerlendirilmesi
Özkan, Özlenen
Kompozit Doku Nakilleri (KDN); birden çok farklı embriyolojik yapılardan köken alan kas, kemik, sinir, tendon ve deri gibi dokuları içeren kompleks yapıların nakledilme işlemidir. Son dönemde popüler olan, cerrahi bilgi ve donanıma sahip olunduğunda uygulanabilir bir nakil türüdür. Son dönemde yapılan kompozit doku nakillerinin sayısının artmasına rağmen, bu tür nakillerin oluşturduğu immün yanıt üzerine çalışmalar literatürde oldukça sınırlıdır. Çalışmamız, kompozit doku nakilleri sonrası nakledilen dokuya karşı oluşturulan immün cevabın değerlendirilmesi üzerine kurgulanmıştır. Yöntem: Akdeniz Üniversitesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı bünyesinde gerçekleştirilen 4 yüz nakli, 2 üst ekstremite nakli ve bir uterus nakli projeye dahil edilmiştir. Kompozit doku nakillerinde gelişen immün cevabın karşılaştırılması isin Akdeniz Üniversitesi Organ Nakli Merkezi bünyesinde gerçekleştirilen 15 böbrek ve 15 karaciğer nakilli birey de projeye dahil edilmiştir. Ayrıca kontrol grubu olarak da 15 sağlık bireyin immünolojik analizler çalışma kapsamında gerçekleştirilmiştir. Gönüllülerden alınan periferik kan örneklerinden akış sitometri analizi ile immün sistemi oluşturan hücreler analiz edilmiştir. Sitokinlerin serum seviyesi ELISA yöntemi ile ve mRNA ekspresyon seviyeleri Gerçek Zamanlı Kantitatif Polimeraz Zincir Reaksiyonu ile analiz edilmiştir. Bulgular: Kompozit doku nakilli bireylerde periferik kan dolaşımında bulunan CD3+T hücrelerinin oranının böbrek nakilli bireylerdekinden daha yüksek olduğu görüldü. Kompozit doku nakillerinde IL-4 ve IL-6 sitokinlerinin mRNA seviyesinin karaciğer nakil grubundan, IL-10 seviyesinin ise sağlıklı bireylerden istatistiksel bakımdan anlamlı derece de yüksek olduğu görüldü. Periferik kan dolaşımında bulunan sitokinlerin seviyesi incelendiğinde ise kompozit doku nakilleri açısından anlamlı bir fark bulunamadı. Sonuç: Çalışmamız kompozit doku nakillerine oluşturulan cevabın solid organ nakillerinde oluşan immün cevaptan farklı olabileceğini göstermiştir.
2021-01-01T00:00:00Z