Abstract:
Milattan öncesine kadar uzanan Türk sanatının Anadolu'daki ilk örnekleri, geometrik formlar ve matematiksel ögeler olarak varlığını göstermiştir. Bu sanat eserleri arasında duvar resimleri, mimari yapılar, heykeller, işlemeler, el dokumaları ve minyatür resimler vardır. Minyatür sanatı, yurda yabancı ressamların gelmesi ve Türk ressamların yurtdışına eğitime gitmesiyle yaşanan etkileşimler sonucu, Batılılaşma sürecine girmiştir. Batılılaşma aynı zamanda, Avrupa'da yaşanan Sanayi İnkılabının bilimsel ve teknolojik gelişmelerinin hızına yetişemeyen Osmanlı Devleti'nin zayıflayan gücünü toparlamak için hedef edindiği bir yöntemdir. Osmanlı döneminde geride kalan bilim ve teknoloji, Türkiye Cumhuriyeti'nin varlık bulmasıyla ilerleme sürecine girmiştir. Bu ilerleme sürecinde hem bilim ve teknolojide hem de sanatta Avrupa ile etkileşimler yaşanmıştır. Avrupa'da 15. yüzyılda "Yeniden Doğuş" olarak ta tanımlanan Rönesans ile Plastik Sanatlarda değişim süreci başlamıştır. Rönesans'la birlikte Batı resminde perspektif, derinlik, oran orantı ve gölgelendirmeler daha çok önem kazanmıştır. Bu bağlamda çalışmalar yapan Leonardo Da Vinci, Raffaello gibi sanatçılar resme matematiğin kullanımıyla ilgili önemli oranda katkılarda bulunmuşlardır. Matematiksel imgeler, geometrik formlar daha çok soyut sanat alanı içerisinde yer alırlar. Bu bağlamda ortaya çıkan akımlara ise; Kübizm, Yeni-Plastisizm, Süprematizm ve Minimalizm örnekleri verilebilir. Türk resminde ise, 1950'lerde büyük bir kırılma yaşanmış ve soyut sanata geçiş dönemi başlamıştır. Soyut sanata geçişle başlayan bu süreçte, sanatçıların resimlerinde kendi duygularını ön planda tutmasıyla farklı ifade biçimlerinin, geometrik biçimlerin, matematiksel imgelerin daha çok resmin yüzeyinde yer bulduğu görülür. 1980'li yıllara gelindiğinde ise siyasi olaylar sebebiyle toplumun, kültürün ve sosyolojik ortamın etkilendiği kadar sanat ortamı ve sanatçıların görüşleri de etkilenmiş ve değişmiştir. Bu bağlamda Türk sanatçıları da Minimalizm, Yeni Dışavurumculuk gibi akımlar çerçevesinde yeni eğilimler göstermişlerdir. Bir toplumun kültürünü oluşturan en önemli iki etken sanat ve bilimdir. Bilim ve sanat arasındaki ilişki incelenirken, ikisinin de yaratıcısı olan insanı incelemek gerekir. Her ikisi de insanın kendini ve hayatı anlamlandırma çabasıyla ortaya çıkmışlardır. İnsanın geliştirdiği teknolojinin nasıl bir sanat ürünü halini aldığı önemli bir unsurdur. Bu bağlamda sanat ve bilimsel gelişmeler birbiriyle bağlantılıdır. Matematik bilimi, resim sanatının her aşamasında kendine yer edinmiştir. Simetri, perspektif, oran-orantı gibi matematik temelli kavramlar resim sanatının oluşumunda önemli bir yere sahiptir. Resim sanatında matematik ve sanatın iç içe olduğunu resmin yüzeyine yansıyan geometrik formlar ve matematiksel imgelerle de görmek mümkündür. Bu çalışma, Türk resim sanatında 1980'den sonraki süreci ele alan, sanatçıların resimleri üzerinden yüzeydeki matematiksel imgeleri irdeleyen bir araştırmadır.