Abstract:
18. yüzyıldan günümüze kadar olan süreçten itibaren ilk olarak kadınlar; toplumsal, siyasal, sosyal, hukuki vb. birçok alanda var olan cinsiyet eşitsizliklerine ve toplum içerisinde ki rollerine karşı mücadelelerde bulunmuşlardır. Hemen ardından 19. yüzyılın ortasından itibaren kadınların tıpkı erkekler gibi eşit haklara ve özgürlüklere kavuşmak için verdikleri mücadeleler ile feminizm kavramı gelişmiştir. Feminizm kavramı ile birlikte günümüzde toplumsal cinsiyet kavramı da, beraberinde doğmuştur. Bu tez çalışmasının temel çerçevesini çağdaş sanatta feminizm ve toplumsal cinsiyet kavramlarının çağdaş sanat içerisinde ki üretimlerinin değerlendirilmesi oluşturmaktadır. Feminizm kavramı, tez çalışmasında tüm hatlarıyla irdelenmiş ve süreç içerisinde çağdaş sanat tarihiyle olan ilişkisi bağlamında ilk bölüm sonlandırılmıştır. İkinci bölüm ve üçüncü bölüm olarak da, feminizm kavramı ile bir bütün sayılabilecek toplumsal cinsiyet kavramı incelenmiştir. İlk bölümde olduğu gibi toplumsal cinsiyet kavramı da çağdaş sanat bağlamında değerlendirilmiştir. Dördüncü bölümde ise çalışmanın asıl konusunu oluşturan toplumsal cinsiyet ve feminizm bağlamında sanatçı Nur Koçak ve Judy Chicago'nun sanat hayatı ve eserleri ele alınmıştır, Farklı coğrafyadan bu iki sanatçının ortak konular üzerinde nasıl benzerlikler ve farklılıklar taşıdığı gözlemlenmiştir. Örneğin Judy Chicago, kadın bedenini açık bir şekilde yemek masasında sergilerken, Nur Koçak daha çok kadın bedeni üzerinden nesnelleştirilmiş öğeleri eserlerinde kullanmıştır. Son bölümde ise uygulama çalışmalarında, konunun devamı niteliğinde olan feminizm ve toplumsal cinsiyet kavramlarından hareketle kadın imgesi ele alınmış ve yorumlanmıştır. Sansür, şiddet, öteki kavramı, toplumsal cinsiyet, feminizm kavramlarını; tıpkı Nur Koçak ve Judy Chicago'nun çalışmalarında görüldüğü gibi fetiş nesnesi kabul gören kadın cinsinin etkilerini uygulama çalışmalarında da görmekteyiz. Gündelik hayattan nesnelerle birleştirilen bu görüntüler kadın ya da cinsiyetsiz, sadece insan olarak izleyiciye aktarılmıştır. Sonuç olarak 1960 sonrası çağdaş sanatta toplumsal cinsiyet bağlamında feminizm ve kadın imgesinin önemli bir yeri bulunmaktadır. Ele alınan her iki sanatçı da, tez konusu açısından çağdaş sanata önemli farkındalıklar kazandırarak, yaşadıkları toplumun kültürünü ve cinsiyet eşitsizliklerini çalışmalarına yansıtmışlardır.