Abstract:
Kalabalıklaşan dünya nüfusu, artan gıda ihtiyacı ve azalan tarım alanları nedeniyle mevcut tarım alanları oldukça yoğun kullanılmaktadır. Yoğun şekilde toprağa uygulanan kimyasallar, çevre ve canlıların sağlığını tehdit etmektedir. İnsanların zararlı kimyasallar içermeyen ürün ve doğaya daha az zarar veren uygulamaları tercih etmeleri sonucunda organik tarım uygulamaları yaygınlaşmıştır. Organik tarım, sıfır veya minimum şekilde kimyasal kullanımını destekleyen, kaliteli ve sağlıklı ürünü hedefleyen, ürünün çiçeklenmesinden paketlenmesine kadar kontrolünü sağlayan, çevresel faktörlerin kontrol altında tutulmasına çalışılan, bir üretim modelidir. Son yıllarda ülkemizde organik tarım faaliyetleri artmıştır. Bu çalışmada, tarımsal faaliyetlerin Antalya ilinde yayla ve sahil kesimlerindeki durumu, fizyografyası ve çevre arazilerle ilişkisi incelenmiştir. Çalışma alanı olarak Antalya ili Elmalı ve Finike ilçeleri seçilmiştir. Bu ilçelerde organik tarım alanı sertifikası bulunan tarımsal işletmeler incelenmiş, Uzaktan Algılama ve Coğrafi Bilgi Sistemlerinden faydalanılarak alanların toplamda 5 farklı fizyografya ünite içerisinde yer aldığı tespit edilmiştir. 2020 yılına ait Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre Elmalı'da 596,074 da sertifikalı organik tarım faaliyeti gösteren alan tespit edilmiştir. Organik tarım alanlarının %77,60'ının düz-düze yakın göl tabanı arazilerinde, %15,70'inin düze yakın hafif dalgalı taşkın düzlüğü arazilerinde, %6,70'inin göl tabanı düzlüklerinde aşınmış dalgalı topoğrafyalı araziler olduğu belirlenmiştir. Finike ilçesinde 2016 yılı Tarım ve Orman Bakanlığı sertifikalı organik tarım arazileri incelendiğinde, 286,619 da organik tarım alanında nar ve portakal yetiştiriciliği yapıldığı ancak 2020 yılına gelindiğinde organik tarımın tamamen terkedildiği tespit edilmiştir. Yöredeki organik tarım alanlarının %69,80'i çok dik eğimli yamaç arazide, %17,65'i orta eğimli yamaç arazide, %6,75'i dar yüzeyli dere teraslarında, %5,10'u dik eğimli yamaç arazide, %0,70'i etek arazide faaliyet gösterdiği belirlenmiştir. İncelenen alanların çevre arazilerle ilişkisi yorumlanmış, mevzuatta yer almayan teknik eksiklikler değerlendirilmiş, çözüm önerilerinde bulunulmuştur.