dc.description.abstract |
c-Abl, Reseptör-olmayan Protein Tirozin Kinaz (NRPTK) ailesinin bir üyesi olup hücrede çekirdekte, sitoplazmada ve membranda yerleşiktir. Bazı sinyal adaptörleri, kinazlar, fosfatazlar, hücre siklusu düzenleyicileri, transkripsiyon faktörleri ve hücre iskeleti proteinleri ile ilişki kurarak birçok sinyal yolunda rol almaktadır. Amacımız; değişik gelişim dönemlerinde fare embriyo ve uterinal dokularındaki c-Abl kinaz ekspresyonunu belirleyerek bu proteinin memeli fertilitesindeki önemini açıklamaktır. Çalışmada gebeliğin 1.-9., 11., 13., ve 15. günleri ve proöstrus, östrus, metöstrus ve diöstrus fazlarına ait fare uterus örnekleri kullanıldı. Uterusun doku örneklerine rutin parafin immünohistokimyasal yöntemler, ovosit, zigot, 2-, 4-, 8- hücreli, morula ve blastosist aşamasındaki implantasyon öncesi embriyolara ise immünofloresan ve immünoelektronmikroskobik yöntemleri uygulandı. Uterinal siklusun proöstrus evresinde lümen ve bez epitelinde zayıf boyanan c-Abl reaksiyonunun östrus ve metöstrus evrelerinde kuvvetlendiği gözlendik. Diöstrus evresinde ise lümen ve bez epitelindeki reaksiyonun şiddetinde bir azalma vardı. Ovosit, zigot ve preimplantasyon dönemi embriyolarında çekirdekte oldukça yoğun olarak izlenen c-Abl'nin, hücrelerin sitoplazmalarında çok zayıf üretildiği belirlendi. Gebeliğin 1. gününden 5. gününe doğru uterus lümen epitelindeki c-Abl immünoreaktivitesinin arttığı ancak, gebeliğin 6. gününden itibaren bu reaksiyonun azaldığı belirlendi. Plasental gelişimde ise implantasyonla mural trofoblastlarda başlayan c-Abl üretiminin, embriyoyu çevreleyen ve ektoplasental konide yerleşim gösteren birincil trofoblast hücrelerinde şiddetlenerek yayıldığı, gelişimini tamamlamış plasental yapının labirent tabakasında belirlendi. Sonuç olarak c-Abl tirozin kinazın, farede blastosist implantasyonunda, ve plasental gelişimde trofoblast invazyonu ve plasental anjiyogenezde önemli rollere sahip olabileceği, böylece gebelik boyunca c-Abl kinaz üretimindeki herhangi bir anormal değişimin implantasyon ve plasentasyonun gerçekleşmesinde anormalliklere neden olabileceği ve böylece fertiliteyi olumsuz yönde etkileyebileceği kanısına varıldı. |
en_US |