Abstract:
Çalışmanın odaklandığı temel problem, şiirde hakikatin olanağını sorgulamak ve bunu gerçekleştirirken Aristoteles ile Nietzsche felsefelerinde şiir ve hakikatin hangi biçimde işlendiğini bütüncül bir bakış açısıyla değerlendirmektir. Şiir ve hakikat arasında ne türden bir ilişki olduğunu saptarken iki filozofun tragedya kuramları ve tragedya ile ilgili görüşleri, farklılıkları açısından sunulmuştur. Nitekim Aristoteles şiir sanatı hakkında yaptığı değerlendirmelerde daha teknik ve içeriğe dair sistemli bir bütün oluşturabilecek bilgiler verirken, Nietzsche ise sistemsiz bir filozof olduğundan dolayı şiir sanatı hakkındaki değerlendirmelerini pek çok eserinde dağınık bir biçimde yinelemiştir. Bu doğrultuda anlayış bakımından inceleyecek olursak Aristoteles, şiirin taklitten ibaret olduğunu fakat yine de eğitici, öğretici ve insan ruhuna hoş gelen bir yanı bulunduğunu belirtmiştir. Nietzsche ise eski Yunan sanat anlayışının özellikle Sokrates, Platon ve dolaylı olarak da Aristoteles ile şiirin hakikati ifade eden yönünün, mythosların terk edilişiyle değişime uğradığını bildirmiş ve şiir konusunda öze dönüşü sağlamak için çabalamıştır. Şiiri algılayan insanın yaşam içerisinde gerçekleştirdiği eylemler ve eylemlerin verdiği sonuçlar hem Aristoteles hem de Nietzsche perspektifinde mythos, logos, ethos ve pathos kavramları dikkate alınarak hakikate nasıl bir etki ettiği açıklanmıştır. Felsefe tarihi açısından şiirde hakikat olanağına yer verebilmek için gerçekleşen bu yolculuğun Nietzsche aracılığıyla nasıl bir kapı araladığı incelenmiştir. Bunun yanı sıra metaforun şiir dili ve insan varoluşu için önemi vurgulanmış, şiirsel dilin yaşam üzerindeki etkileri dikkatlere sunulmuştur.