Abstract:
Bu tezde Rusya Federasyonu'nun ayrılıkçı hareketleri bir dış politika aracı olarak kullanılması Saldırgan Realizm teorisi çerçevesinde incelenmektedir. Sovyetler Birliği'nin çöküşü sürecinde Birlik cumhuriyetlerinde açıkça ifade edilmeye başlayan ulusal talepler bazı bölgelerde etnik çatışmalara neden olmuş, bu çatışmalar Rusya'nın doğrudan ya da dolaylı müdahalesiyle son bulsa da sorun bilinçli olarak çözüme kavuşturulmamıştır. 1990ʼlı yıllarda bu sorunların çözümü için Rusya pek fazla çaba sarf etmeyerek çatışma bölgelerinin dondurulmuş şekilde kalmasını sağlamıştır. 2000ʼli yıllardan itibaren ekonomik olarak toparlanan Rusya dış politikada daha saldırgan tutum sergilemeye başlamıştır. Saldırgan realizm teorisiyle açıklanabilecek Rusya'nın bu tutumu daha çok "yakın çevre" olarak tanımladığı bazı ülkelerin Avrupa Birliği ve NATO gibi Rusya'ya rakip aktörlerle işbirliğini geliştirdiği ve kendisinin çevrelendiğini hissettiği dönemlerde daha görünür olmuştur. Bu doğrultuda Rusya'nın Moldova'daki Transdinyester, Gürcistan'daki Abhazya ve Güney Osetya, Ukrayna'da ise Kırım ve Donbass bölgelerindeki ayrılıkçılığı doğrudan desteklemesi, Gürcistan ve Ukrayna'ya askerî müdahaleleri saldırgan realizm teorisi ışığında ele alınarak açıklanmıştır.