Özet:
1818 yılında Mary Shelley tarafından kaleme alınan ve gotik edebiyatın başyapıtları arasında sayılan Frankenstein or the Modern Prometheus (Frankenstein ya da Modern Prometheus) romanı, Doktor Frankenstein'ın farklı mezarlardan topladığı ceset parçalarını kalvenizm, simya ve elektrik gücü ile birleştirerek bir canavar yaratma hikayesini anlatmaktadır. Bir üstün insan yaratma çabası olarak görülen bu yaratım, aynı zamanda yaratıcı-yaratı, Tanrı-Adem, sahip-köle ve baba-oğul ilişkisine de gönderme yapacak biçimde Tanrı olma arzusunun metaforik bir sunumu niteliğindedir. Yaratılan canavarın daha önce eşi benzeri görülmemiş özelliklere sahip olması ve romanda görsel betimlemesinin oldukça sınırlı yer alması, ucubenin görselleştirilmesi sürecinde sanatçılara hayal güçlerinden sınırsızca faydalanma imkanı sunmuştur. Bu bağlamda ilk kitap resimlemesinden başlayarak zaman içerisinde farklı mecralarda (çizgi romanlar, sinema filmleri, tiyatro oyunları, illüstrasyonlar, oyuncak tasarımları vb.) yeniden üretilen canavar, birbirinden farklı tasarımlarla okuyucu ve izleyici karşısına çıkmıştır. Bu tez çalışması, toplumsal, kültürel ve teknolojik gelişmeler paralelinde canavarın görselleştirilme sürecinde uğradığı başkalaşımı incelemektedir. Farklı mecralarda, farklı yıllarda, romandan veya daha sonraki eserlerden hareketle yeniden üretilen tüm sözü geçen tasarımlar arasında oluşan metinlerarası ilişki, aynı zamanda çalışmanın analiz yöntemini de oluşturmaktadır. Bu bakış açısıyla; çalışma süresince elde edilen verilerden faydalanılarak çeşitli kolaj tasarımları oluşturulmuş ve analiz yöntemi ışığında, üretilen tüm tasarımların çalışma ile arasında metinlerarası bağ kurulması hedeflenmiştir.