Özet:
Bu çalışmada, Türkiye'de gıda ve içecek sanayi firmalarının KSS farkındalıkları, algılamaları ve uygulamalarını belirlemek amacıyla, TGDF üyesi 16 farklı derneğe üye firmaların web sitelerinin Ağustos-Eylül 2015 tarihinde içerik analizi yapılmıştır. İçerik analizi GRI/ISO 26000 kıstasları referans alınarak web sayfalarında sosyal sorumluluk, kurumsal ve faaliyetler kategorilerden herhangi birinde KSS olarak açıklanan faaliyetler, eğer var ise sürdürülebilirlik raporlarında yer alan bilgiler ve firmanın sahip olduğu sertifikalar incelenerek yapılmıştır. TGDF üyesi 16 farklı derneğe üye firmalardan erişim sağlanabilen ve web sayfası incelenen 322 firma arasından sadece 61 firma veya firmaların yaklaşık %19'u KSS olarak adlandırılabilecek faaliyetler yürütmektedir. Sadece 12 firmanın sürdürülebilirlik raporu yayınladığı belirlenmiştir. Firmaların GRI/ISO 26000 (sosyal sorumluluk sertifikası) sürdürülebilirlik kıstaslarından yönetişim, insan hakları, çalışma koşulları, çevre, adil işletmecilik, tüketici problemleri ve halkın katılımı-yerel kalkınma kıstaslarını karşılama oranı sırasıyla %13.4, %9.3, %19.6, %24.2, %3.1, %61.2 ve %20.5'dir. Küresel pazarlara açılan birkaç firma dışında genel olarak yerli firmalar sürdürülebilirlik kıstasları temelinde KSS faaliyetleri yapmamaktadır. Bazı yerli firmalar ise küresel firmalarla karşılaştırılabilecek yelpazede/içerikte ve GRI/ISO 26000 gibi küresel girişimlerin kıstaslarına uygun KSS faaliyetleri yapmasına rağmen KSS veya Sürdürülebilirlik raporları yoktur. KSS faaliyeti açıklayan firmaların toplam firmalara oranı %19 civarındadır. Açıklanan faaliyetler uluslararası girişimlerin (GRI/ISO 26000, Oxfam vb) kıstasları açısından büyük farklılık göstermektedir. Çoğu küresel olmak üzere sadece 12 firma KSS faaliyetlerini raporlamaktadır. Firmaların göreli olarak yüksek duyarlılık gösterdiği alan tüketici beklentilerinin karşılanmasıdır. Bu sonuçlar Türkiye'de gıda-içecek firmaları arasında KSS farkındalık düzeyinin çok düşük olduğunu, KSS'nin doğru algılanamadığı ve firma halkla ilişkiler stratejisinde paydaşlarla ilişki yönetimi ile bütüncül bir yaklaşımla kullanılmadığına işaret eden kanıtlar olarak değerlendirilebilir.