Abstract:
Amaç: Patolojik kardiyak hipertrofi durumunda meydana gelen kasılma fonksiyonundaki ve kardiyomiyositlerin Ca2+ regülasyonundaki değişikliklere kronik EA uygulamasının bir etkisinin olup olmadığının, ayrıca reaktif oksijen türlerinin (ROT) bu süreçteki olası rollerinin incelenmesi amaçlandı. Yöntem: Kardiyak hipertrofi modeli bir β-AR agonisti olan isoproterenolün (İSO) kronik olarak uygulanmasıyla gerçekleştirildi. 4 haftalık deney süresince İSO ve İSO+EA gruplarına İSO (5 mg/kg) subkutan olarak enjekte edildi. İSO+EA ve K+EA gruplarına EA (20 mg/kg) gavaj yoluyla verildi. Bu sürenin sonunda izole edilen ventrikül miyositlerinin fraksiyonel kısalmaları, hücre içi Ca2+ transientleri, SR Ca2+ miktarları ve Ca2+ akımları kaydedildi. Proteinlerin ekspresyon seviyeleri western blot yöntemiyle belirlendi ve protein karbonil ölçümü kolorimetrik kit ile yapıldı. Bulgular: İSO grubunda kasılma hızının düştüğü ve genliğinin azaldığı, buna karşılık EA uygulamasıyla kasılmanın genliğinde ve hızında düzelme olduğu görüldü. EA uygulaması diyastolik Ca2+ seviyelerindeki İSO kaynaklı artışı düzeltmenin yanında, Ca2+ transientinin genliğindeki azalma ve düşme hızındaki yavaşlamayı da önemli ölçüde iyileştirdi. İSO grubunda azaldığı görülen Ca2+ kanalı akımının EA uygulamasıyla arttığı belirlendi. Protein ekspresyonlarına bakıldığında, İSO grubunda ANP, CaMKII, SERCA ve p-PLB ekspresyonlarının arttığı, EA uygulanmasıyla SERCA dışındaki proteinlerin ekspresyonlarının azaldığı bulundu. Ayrıca İSO uygulamasının Nox2 protein ekspresyonunu değiştirmediği, ancak, p-22phox ve p-47phox alt birimlerinin protein ekspresyonlarını arttırdığı görüldü. EA uygulamasıyla p-22phox alt birimin ekspresyonunun azaldığı bulundu. Ayrıca EA'nın İSO grubunda artmış olan protein oksidasyonunu da azalttığı görüldü. Sonuç: Bulgular ROT artışının miyositlerde Ca2+ regülasyonunun ve kontraktil aktivitenin bozulmasına neden olduğunu, buna karşılık kronik EA uygulamasının Ca2+ regülasyonunu düzelterek patolojik kardiyak hipertrofiyle ilişkili fonksiyonel anormallikleri önleyebileceğini düşündürmektedir.