Abstract:
Mevcut araştırma, Akdeniz Üniversitesi 60+Tazelenme Üniversitesine kayıtlı 60 yaş üstü bireylerin yaşadıkları bir kaybın ardından gelen yas sürecinde gelişen tutumlarını incelemeyi konu edinmektedir. Bu doğrultuda araştırma, 60+Tazelenme Üniversitesi'nde eğitim gören 60 yaş ve üzeri bireylerin, yas sürecinde yaşadıkları kayba karşı tutumlarını öğrenmek ve bu kişilerin tutumları arasındaki farkı ortaya koymayı amaç edinir. Yöntem: Araştırmada nicel araştırma yönteminden ve verilerin elde edilmesinde anket uygulamasından yararlanılmıştır. Anket formunda; sosyo-demografik özellikler bilgi formu, kayba ilişkin bilgiler formu ve Kayıp Sonrası "Yas Süreci Değerlendirme Ölçeği" yer almaktadır. Verilere Kolmogorov Smirnov normallik testi uygulanmış ve normal dağılıma rastlanılmamıştır (p<0,05). Analiz için Kruskal Wallis ve Mann Whitney U testleri uygulanmıştır. Bulgular: Çalışmaya katılan katılımcıların yaş ortalaması 66,31±4.25 (min:60; max;95) olarak hesaplanmıştır. Araştırma analizinde sosyo-demografik bilgiler ve kayba ilişkin özellikler ile yas sürecinde gelişen tutumların ilişkisi incelenmiştir. Cinsiyet değişkeni hariç diğer sosyo-demografik özellikler ve yas arasında anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. Vefat olayına ilişkin özelliklerde ise yakın zamanda bir vefat deneyimi olması, vefatın ani ya da beklenen bir durum olması, vefattan bu yana geçen süre, hayatın anlamı, profesyonel yardıma veya tıbbi ilaç desteğine başvurma ile yas arasında anlamlı bir ilişki olduğuna ulaşılmıştır. Sonuç: Demografik değişkenler değerlendirildiğinde kaybın ardından gelişen olumsuz yas reaksiyonları üzerinde cinsiyet değişkeni önemli bir risk faktörüdür. Kadınların erkeklere nazaran ölümle sonuçlanan kayıplardan daha çok etkilendiği sonucuna ulaşılmıştır. Vefata ilişkin değişkenlere bakıldığında, yakın zamanda yakınlarından birisinin kaybını yaşayıp yaşamaması durumu, ani kayıp olup olmaması, vefatın üstünden geçen süre, hayat görüşünün değişmesi, profesyonel yardım alımı ve tıbbi ilaç kullanımı gibi değişkenler yas sürecinde geliştirilen olumsuz tutumlar için önemli bir risk oluşturmaktadır.