Özet:
Teknolojinin insan hayatına dahil olması ile değişen yaşam standartları ve iletişimin evrenselleşmesi pek çok alana yansımaktadır. İletişim bireyler arası gerçekleştiğinden kimlik olgusu da yeni bir boyut kazanmıştır. Kimlik kavramının dijital ortamlara göre şekillenmesi hem gerçeklik hem de görsel algı üzerinden sorgulanmaktadır. Görsel algı, dijital dünyada sosyal medya kullanımının yaygınlaşması ile sürekli bir gelişim içerisindedir. Bu gelişimin temeli fotoğrafa dayanmaktadır. Fotoğrafın icadı ile sanatla doğrudan ilişkilenen teknoloji, internetin icadı ile bambaşka boyutlara ulaşmıştır. Teknoloji, fotoğrafın kullanıldığı fotogerçekçilik, hipergerçekçilik ve simülasyon gerçekliği gibi alanların da zaman içerisinde şekillenmesinde etkili olmuştur. Ulaşımın ve iletişimin hızlandığı bu süreçte sanatın yayılması ve yeni akımların hızla ortaya çıkarak çok daha geniş kitlelere ulaşabilir olması teknolojinin sunduğu imkanlardan biridir. Ancak bu hızlı iletişim günümüzde Çağdaş Sanat olarak nitelendirilen eserlere bakış açılarını değiştirmiştir. Estetik algının sorgulandığı bu süreçte modern yaşamın nesneleri ve dijital kimlikleri illüstratif olarak resmedilmiş ve güzelin yanı sıra gerçekliği sorgulayan sanat fikirleri ortaya çıkmıştır. Teknoloji sayesinde dünyadaki pek çok esere, sanat etkinliklerine, sanatçı profillerine kolaylıkla ulaşılabilir olması ve fikirlerin ortaya atılabileceği platformların oluşturulması ile Çağdaş Sanat bambaşka bir süreç yaşamaktadır. Oysa teknoloji, Chuck Close gibi bazı sanatçılar tarafından sanatta ifade aracı olarak kullanılabilmektedir. Günümüz sanatçıları, çalışmalarında teknoloji ile hayatımıza giren sanallığı sorgulamakta ve gerçekliği aramaktadırlar.